11 Mart 2011 Cuma

Ölüm Üzerine Halil Cibran

O zaman Almitra, size şimdi ölümden sual etmek istiyoruz diyerek konuştu. Ve o dedi:
Siz ölümün sırrını öğrenmek istiyorsunuz.
Fakat olmadığı halde  hayatın derinliğinde aramakla onu nasıl bulacaksınız ?
Baykuşun gözleri gece çalışır; gündüzleri kördür, ışığın  sırrını açamaz.
Eğer gerçekten ölümün özünü hayranlıkla seyretmek isterseniz kalbinizi hayatın bedenine bol bol açınız.
Çünkü hayat ve ölüm birdirler,nasıl ki ırmak ve okyanus da birdir.
Ümitlerinizin ve arzularınızın  derinliğinde sizin sessiz ahiret bilginiz dinlenir.
Ve karın altında düş gören tohum misali kalbiniz baharı sayıklar.
Güvenip bırak rüyaları, çünkü sonsuzluğun  kapıları onlarda saklıdır.
Ölüm korkunuz, kutlanmak için önünde durduğunda, kralın elini omuzuna koyduğu çobanın titremesinden başka bir şey değildir.
Çoban titrerken kralın verdigi rutbeyi taşıyacağından sevinmesin mi ?
Bununla berbaer titremesini iyice anlamakta mıdır ?
Zira ölüm nedir, yoksa rüzgarda çıplak durmak ve güneşte erimek midir?
Ve soluğu kesmek nedir, yoksa rahatsızlık  veren met ve cezirin yükselebilmesi ve genisleyebilmesi ve engelsiz Tanrıyı arıyabilmesi icin soluğunu serbest bırakmak mıdır?
Yanlız sessizliğin ırmağından içeceğiniz zamandır ki gerçekten şarkı söyleyeceksiniz.
Ve dağın tepesine ulaştığınız zaman nihayet yükselmeğe başlıyacaksınız.
Ve toprak sizin gövdenizi istediği zaman,  o vakit gerçektende dans edeceksiniz.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder